Matematik dersi ve… Anlamıyorum, sevmiyorum, yapamıyorum, nefret ediyorum, korkuyorum, çözemiyorum hocam. Odasında oyun oynarken merak eden, soru soran o sonsuz öğrenme isteği ve tutkusu ile istediği bilgiyi eninde sonunda elde eden çocuk okulda ne yaşıyor da matematik öğrenmek onun için çekilmez oluyor.
Öğrencilerimizin ideal öğrenme ortamında matematik öğrenmeleri için onlara sağlamamız gereken bazı duygusal gereklilikler olduğunu düşünüyorum. Özgür, kaygısız ve yargılanmayacaklarından emin oldukları bir sınıf ortamı düşünelim. Not, değerlendirme, yargılama, kaş kaldırma yok… Peki sınıf ortamında neler olmalı bir bakalım.
İçindekiler
Özgüvenli Öğretmen – Özgüvenli Öğrenci
Güçlü bir öz-yeterlik duygusu, daha fazlası için çabalamak için gereken özgüveni sağlar, çünkü başarının ulaşılabilir olduğuna inanılır. Öğretmenimizin beklentileri yüksek olduğunda bu sınıfta bu konuyu benden dahi iyi kimse öğretemez diye düşünecektir. Kendine güvenen bir öğretmen sınırlarını zorlayacak, hata yapsa da kabul edecek ve hatayı düzeltmek için elinden geleni yapacaktır. Öğrenci üzerindeki gelişimi ve değişimi fark ettiğinde, öğretmenimiz motivasyon kaynağını bulmuş demektir.
Diğer taraftan yine özgüvenli ve başarılı olabileceğine inanan bir öğrenci azimlidir. Başarısız olduğu ilk anda çalışmayı bırakmayı düşünmeyecek ve matematik öğrenmek için onu engelleyen her ne varsa onu ortadan kaldıracaktır.
Tutkunun Gücü
Tutkulu öğretmenlere direnmek zordur. İçlerinde heyecan ve pozitiflik fışkırır. Bazıları tutkunun öğretilemeyeceğine inanabilir, ancak gerçek şu ki, orman yangını gibi yayılıyor. Tutku bulaşıcıdır. Matematik öğretmeyi seven bir öğretmen, öğrencileri matematik öğrenmek için heyecanlandırır. Tutkulu bir matematik öğretmeni tarafından yönetilen bir sınıfa adım atın ve öğrencilerin koltuklarının ucunda bir sonraki hamlesini beklediklerini, her türlü matematik mücadelesini üstlenmeye hazır ve risk almaya istekli olduklarını fark edeceksiniz. Matematik coşkuyla öğretildiğinde, öğrenciler her probleme ilgiyle yaklaşarak öğrenmeyi farklı bir ışıkta görmeye başlarlar. Tutku, matematikte katılımın gerçekleşmesi için zemin hazırlar. Beyinler duygularla uyandırılır ve öğrencilere daha güçlü matematiksel bağlantılar kurmanın bir yolunu sunar.
İşte matematikte daha fazla tutku geliştirmenin birkaç yolu:
- Kendi matematik tutkularınızı sınıfa getirin.
- Tutkularınız için okul dışında zaman ayırın- bu, öğretiminize bir şekilde yansıyacaktır.
- Öğrencilerin güçlü yanlarını fark etmelerine yardımcı olun; bu, onları yeni bir tutku keşfetmeye yönlendirebilir.
- Öğrencilerin ilgi alanlarını paylaşmaları için zaman ayırın.
- Öğrencilerin ilgi alanlarını dahil etmek için matematik problemlerini düzeltin.
- İlgi alanlarını gerçek dünyadaki durumlarla bağlayarak matematiği alakalı tutun.
- Öğrencilerin zaman zaman tutkularına kapılmalarına izin verin.
Oyunculuğun Gücü
Eğlence son zamanlarda kötü bir üne kavuştu ve oyun oynamak bazen öğrenmenin dikkatini dağıtan bir unsur olarak görülüyor. Gerçekte, öğrenciler eğlenirken matematik kaygısı azalır ve bu da daha derin matematiksel düşünmenin gerçekleşmesine yer bırakır. Öğretmenler oyun oynamayı matematik dersleri sırasında ve dışında kullanabilirler.
Matematik dersleri sırasında oyunculuğu deneyimleyen öğrenciler matematiği olması gerektiği gibi görürler: heyecan verici, baştan çıkarıcı ve enerji verici. Oyunculuğun kendiliğindenliği, sağladığı paylaşılan anılar ve bunun katıksız eğlencesi öğrencilerde kaygıyı azaltacak ve hem aidiyet hem de esenlik duygusu yaratacaktır.
Özgür Öğrenme Ortamı ve Aidiyet
Matematik öğrenmek riskli bir iştir. Hatalar, belirsizlik ve mücadele, matematikte güven ve yeterlilik oluşturmak için önemlidir. Öğrencilerin sınırları zorlayacak, hata yapacak ve risk alacak kadar rahat ve güvenli olduğu bir ortam yaratmak, matematiği başarıyla öğrenmek için çok önemlidir.
Matematik öğrenmek zor olabilir. Aidiyet, sorunları çözmeyle ilgili zorluklara karşı sabırlı olmak için bir temel sağlar. Öğrenciler sınıfta kendilerini bağlı hissettiklerinde, matematiği öğrenmek ve anlamak için gerekli bir bileşen olan zorluk, kişisel bir tehdit olmaktan çok, öğrenmenin doğal bir parçası gibi hissedilecektir.